CELTA sonrası iş arayışı ve birkaç teşekkürü borç bilirim yazısı
Celta diplomasını kaptıktan sonra büyük bir hevesle Ankara'daki özel okullara, İngilizce öğretmenliği için başvurmaya başladım. Birkaç okula demo için gittim. İçlerinde en çok içime sinen Doğa Koleji olmuştu, imkanları açısından. Oranın İngilizce zümre başkanı demoyu ve ders planını çok beğendiğini ve kısa bir süre içinde müdürle de konuşup, kontrat imzalamak üzere beni tekrar çağıracağını söyledi. Bu arada küçük bir not düşeyim: O zamanlar CELTA'yı Türkiye'de, Türk vatandaşlarının kullanamadığını henüz bilmiyordum....
Her neyse.... Aradan 1 hafta geçti, bu arada annemin zoruyla başka okullara demoya hala gidiyorum, gittiğim yerlerden biri hem İngilizce hem Fransızca öğretmenliği için beni işe almak istediklerini söyledi. Süper bi haber! Yaklaşık 9 aydır iş arayan, arada 4 ay ücretli öğretmenlik yapmış biri için muhteşem bi haberdi. ( Neden 9 ay dersen, özel okulların başvuru tarihi mayısta başlıyordu ve ben henüz mezun olmadığım için değerlendiremeyeceklerini söylüyorlardı.) Ama benim aklım Doğa'da kaldı ya, hayır dedim!!!! Daha sonra çağıranlara da gitmedim, çünkü eminim Doğa olacak. Aradan 3 hafta geçti, ben haftada bir zümre başkanını aramaya başladım. Ha bugün ha yarın...Neyse zahmet ettiler de çağırdılar, her şeyi konuştuk anlaştık. Ben muhasebenin olduğu yere, kontratı imzalamak üzere aşağıya indim....
Veeee taa taa ta taaaammmmmm!!!!! Atamam yapılamıyorr!
Bi halimi düşünür müsün 2 dakikalığına?! İmza atıcam, çalışmaya başlicam ama devlet atamamı yapmıyorr!!!
Neden? Çünkü İngilizce değil Fransızca öğretmenliği mezunuyum. Nasıl yaaa?! Ben öğretmenlik mezunuyum, yabancı diller bölümü-eğitim fakültesi!!!
Hayal kırıklığımı tahmin edebiliyo musun?
Üzerimden terler boşalıyor, yanaklarım yanıyor, nefes alamıyorum.... Anneme ne dicem?! Kesin başlıyorum dediğim insanlara ne dicem?!.......
Tabii burda kimsenin suçu yok, belki de benim CELTA'ya başlamadan önce iyice araştırmama rağmen bu konu hakkında yeterli bilgi bulamayışıma bağlamak gerek, bilemiyorum...
Neyse ana geri dönüyorum....
Kadına anlatmaya çalışıyorum:
-"Benim CELTA'm var??!!!!!!
-"Evet ama atamanız olmuyor, müfettiş geldiğinde zor durumda kalırız."
Ben bu arada içimden: Sizin müfettişinize de, size deee,
CELTA'ya daaa.............................
Sonradan öğreniyorum ki ,daha önce de yazdığım gibi, CELTA yabancı uyruklu vatandaşların Türkiye'de deli gibi paralarla, kolejlerde native olarak çalışmasına imkan sağlıyormuş (Doğa Koleji'nde o sırada Fransızca dersi yoktu. Olsaydı, atamamı Fransızca'dan yapıp beni İngilizce derslerine sokabilirlerdi. Ama seçmeli dil Almanca ve İtalyanca'ydı yanlış hatırlamıyorsam.).
AMAN NE GÜZEEELLL!!!!!
İstersen Almanca öğretmenliğinden, Arapça öğretmenliğinden mezun ol, İngilizce diploman olsa bile ataman olmuyor arkadaşım. Bu bir.
İkincisi ve ilginci, hani edebiyat mezunu ya da bölüm mezunu olup sonradan formasyon alanlar var ya, onların ataması yapılıyor. İsterse fizik mezunu olsun.
-"Formasyonunuz var mı?"
-"Var ama matematik bölümü mezunuyum."
-"Olsun, buyurun İngilizce öğretmenliği atamanız"....
Burada lafım sonradan formasyon alanlara değil aslında. Sorun, devletin nasıl bir mantıkla düşünüp, böyle bir karar aldığında.
4 yıl formasyon dersi alan, yaklaşımlar dersi alan, sunumdu bilmem neydi uğraşan; bir yabancı dil nasıl öğretilir konusunda 4 sene okumuş insanlara haksızlık değil mi? Bu nasıl bir iştir yahu?
Umarım kısa sürede bu saçmalık ortadan kalkar....
Sonuç olarak bana evin yolu göründü...
Beni taaa Ankara'nın bi ucuna, Doğa Okulları'na getirip götüren canım arkadaşım Alp!! Hatırlıyo musun o günleri??
Sana sevgiler....
Fransızca mezunusun, neden Fransızca'dan başvurmadın diye düşünüyorsan.... Ankara'da sayılı sayıda Fransızca okutan okul var. Kim kaybetmiş de ben bulayım? Bi giren ayrılmıyo ki! Tevfik Fikret'in İngilizce'sine de başvurmuştum, Doğa'dan önce. "Biz bu sertifikayı tanımıyoruz." demişlerdi. Ben de içimden" Siz kimsiniz de Cambridge'i tanımıyosunuz Allah aşkına?" demiştim ve durumu çakmamıştım......
Uzunca bir eve kapanış, ben neden okudum, lanet olsun her şeyeeeeaaa!!!... döneminden sonra tamamen farklı bi alanda, haziran ayında, masa başı bir işe girdim. Kalite güvence hakkında bir şeyler öğrendim. Yurt dışındaki müşterilerle iletişimi sağladım....Bana böyle bir imkan sağladıkları için Handan-Musa Yağmurlu'ya teşekkür ederim...
Birkaç ay sonra, teyzem internette gördüğü bir ilanın linkini yolladı.
PEISG adında bir okul A level (Cambridge!!!!) Fransızca öğretmeni arıyor.
"Peisg nere ki yaaa?" derken Ankara`nın gözde elçilik okullarından olduğunu, Pakistan Embassy International Study Group olduğunu öğrendim....Hem de A level istiyolar," o neyyy kiii çok kolay ben yaparım" dedim.
Burada hemen araya girmek istiyorum.... Her Türk, yabancı diller öğrencisi gibi benim de Fransızca'm teoride dersen zehiiir gibii, pratik dersen sallanmaktaaa....Neden? Çünkü Gazili arkadaşlar bilir, özellikle bizim bölüm, ezber işidir.
Hani dil yaşayan bir varlıktı tanımlarda?! N'oldu?!
Bana göre haftada kaç saat gramer görüyosak, o kadar saat konuşma olmalı... O da eski bi kitabi ezberlemek olmamalı.. Bizim okulda öyle çünkü. Conversation diye gidiyosun, kitap ezberi dayatılıyor. Sonra itiraz ediyorsun benim gibi ve o dersi 4. sınıfa kadar taşıyosun...
Hiç abartmadan söylüyorum, biz konuşma dersinde 12 ünitelik bir kitabın diyalogları dahil bütün cümlelerini ezberlerdik ve hoca sınavda ünite ünite , 7 cümle Türkçe'sini sorardı. Bizde kitapta yazan haliyle söylerdik. Bu hangi yaklaşımda var bana bi söyleyin?!
Yabancı dil bence hikaye okuyarak, işte ne biliyim gramer çalışarak öğrenilmez. Dili yaşaman gerek, özellikle Fransızca için kültürü ve düşünce yapısını öğrenmek gerek. Bu da o ülkeye gitmeyi zorunlu kılar ki, herkesin yurt dışına gitme imkanı olmayabilir... O zaman getir okula birsürü native öğretmen, biz de gerçekten öğrenelim, dimi? Öğrendikten sonra, pekiştirmek için o dilde kitap okuyalım... Zaten bir üniversitede, yabancı diller bölümünde o dili konuşan bir öğretmen nasıl olmaz yaa? Bu nasıl bir mantık? Türkçe düşünerek Fransızca konuşmaya çalışan, ezberci hocalar. Nereye kadar???? Neyse ki az da olsa bu konuda bize destek olan hocalarımız vardı( bir/ iki tane). Ama onlarla çok fazla ders yapma fırsatımız olmadı.
E bir de istekli olmak lazım... Bir ara GSM diye bir kurum vardı. Ben bu kurum aracılığıyla Fransızca konuşulan gönüllü gençlik kampına gitmiştim. Fransa'da 2 buçuk ay kalmıştım.. Kulağım Fransızca'ya alışmıştı, haberleri anlar olmuştum....
Oradaki arkadaşlarım sayesinde konuşurken hata yapıcam korkusunu biraz yenmiştim... Ama tabii kamp bitti herkes eski hayatına döndü, skypeların sayısı azaldı, ben eski ezber hayatıma döndüm, pratiğim de köreldi.....
Neyse öyle böyle, ezber ezber derken güzel bir ortalamayla mezun oldum ama şimdi sorsan tek kelime hatırlamıyorum.
Bu fluent konuşma işine bi çözüm bulmalı.....
Çok şükür, İngilizce konusunda böyle bi sıkıntı yaşamadım, annemm İngilizce öğretmeni ve Avustralya'da büyüdüğü için.... Ama Fransızca içimde bir yara...... İşte tam burada konuya geri döneyim:
Hemen PEISG'i aradım,Numan Hoca beni görüşmeye çağırdı, cumartesi günü... Allaaahııımm nasıl heyecanlıyım.. Hava da nasıııl sıcak, giydim ceket pantelon, gittik görüşmeye.
5 Pakistanlı, 1 Türk hoca bir güzel konuştuk.Okulun eğitim dili, İngilizce. Dünyanın her yerinden öğrenci geldiği için akıcı bir şekilde İngilizce ders anlatabilmek artı puan.
Bu iş benim arayıp da bulamadığım!!!! İngilizce konuşarak çocuklara Fransızca öğretmek...
Neyse mülakat İngilizce, ben bi güzel cevapladım her şeyi...CELTA işe yaricak gazıyla öğrendiğim teknikleri bir bir sıraladım. E bide Yaratıcı Dramayı bitirmişim, o da var... Havalı havalı anlattım.
O sırada Numan hoca bana bir dip not düşerek, " Hocam, yalnız siz yanlış anlamışsınız. Cambridge A level, Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programındaki
(su meşhuuur CECR ) A level değil" dedi.....
Ben : ........................ S E S S İ Z L İ K...............................
Nasıl yaniii? Yani bayaaa bildiğin ağır edebiyat. Efendime söyleyim Proust'uydu bilmem nesiydi... Biraz siyasi, biraz sanatla ilgili yazılar....Babalar gibi bir level....
Hiç bozuntuya vermedim... Görüşmeden çıktım, yol boyu üniversite hayatımı, olmayan Türk eğitim sistemini falan sorguladım.
Yine bir bunalım, bir hüsran.... O hafta da gittim işe ....Mutsuz mutsuz, CELTA sayesinde Fransa'da part time öğretmenlik bulur muyum, bu arada Fransızca'mı geliştiririm düşüncesiyle, internette araştırma yapmaya başladım... Umut verici bir şekilde, çok fazla sayıda iş imkanının olduğunu gördüm.
Bu arada eylül sonu oldu...Numan hocaya, daha sonra aradığında, bu seviyenin beni zorlayacağını, ama çocuklarla çalışabileceğimi söyledim.
O da daha sonra başka bir pozisyon için beni tekrar aradı...
Okulda bir kütüphane var, çocuklar orada ders çalışıyor. Sessizliği sağlayacak ve öğretmenler gelemediğinde 6. sınıfa kadar derslere girecek substitute öğretmen arıyorlar....
Ekimde PEISG'de işe başladım. Kasım gibi 5.sınıfın Fransızca dersini verdiler. Bir taraftan boş derslere, ara sıra "kütüphane" dedikleri yere ve drama derslerine girmeye devam ettim. Seviye süperdi, İrlanda'dakinden daha ileri. Orada renkler, hayvanlar, meslekler gibi basit konuları işliyordum. Burada bayaa gramer, çekimler falan... Değişik oyunlar buluyordum zevkli olsun diye, benim gibi ezberden bıkmasınlar diye...Marta kadar çok eğlenceli bir Fransızca öğretmenliği deneyimim oldu.
Her iş yerinde tuhaf karakterli insanların olduğu gibi bizim okulda da bol miktardaydı ama işte öğretmenliğin güzel taraflarından biri, kapını kapattın mı, sadece öğrenciler ve sen ve dersler.....
Bu süreçte bana kapısını açan, hatta odasının anahtarını bile veren; bütün deneyimini ve biriktirdiği materyali , hiç düşünmeden benimle paylaşan; her zaman destek olan Emel Öğretmenim....Sizi özlemle kucaklıyorum.....
Arkasından 2. sınıfın öğretmeni doğum iznine ayrıldı ve sürpriz bi şekilde sınıf öğretmeni oldum.
Yaaa, neredeeen nereye.....
Bu seferki iş benim için biraz zorlu oldu. 2. sınıf deyip geçme... Bir kere dil seviyeni düşürmen gerek... Anlaşılır örnekler vermen gerek, çoğunlukla somut... Hayal güçlerinin farkında olup her türlü soruya hazırlıklı olmak... Konsantrasyon sürelerini bilmek, susturmak, ÖĞRETMEK...
Anlattığım dersler: Matematik, İngilizce, Hayat Bilgisi, Bilgisayar ve Sosyal Bilgisi'ydi... Zorlayan diğer bi tarafıysa, ben bu konuların İngilizce'sini hiç görmedim kiii...
İngilizce öğretmenliğinde çıkarma işlemini nasıl anlatacağını öğretmiyorlar ya da Fransızca'da...Her neyse, okul dönemi boyunca ben gece 1'lere 2'lere kadar kurbağaların hayat döngüsünü, yanardağları, toplama çıkarmayı İngilizce terimleriyle çalıştım....
En zor konuysa matematikte kesirler konusu olmuştu. En sonunda bir kek götürüp tek tek dilimleyip pay/payda anlattım....
Ekim 2015'te Esra Hoca doğum izninden döndü ve ben boş dersler-drama-kütüphane üçgenine geri döndüm.
Sınıf öğretmenliği maceramda destekleri için, beni hiç yalnız bırakmayan Esra Hocam'a çok teşekkür ederim....
Peisg'den aralık sonu, eşimin işi nedeniyle ayrıldım.
Bana her gün destek olan; veliler- öğretmenlik-öğrenciler konusunda, her zaman yanımda olan
Merveciimmm, Aysuncuuum, Hatice Hocam, Esra Hocam, Şeniz Hocam, Emel Öğretmenim;
Sizlere sevgiler, öpücükler... Hepinizi çok seviyorum....
Ve tabii ki benim bitmek tükenmek bilmeyen stresimi her zaman azaltmaya çalışan canım anneme ve sevgili eşime de kocaman bir teşekkür !!!!( Go Başak's team!!! ;))
Şimdiii....
Ocak 2016 'da eşimin işi nedeniyle Almanya'ya taşındık....
Gelir gelmez Almanca kursuna başladım.. Bu dili öğrenmek zorunda hissediyorum. Hem bu bir şans, dili yerinde öğrenmek, hem de Almanca'yı çat pat bile konuşsan İngilizce konuşanlardan daha iyi muamele görüyorsun!! E bide iş bulma olayı var tabii... Almanca şart....
Almanca bana Fransızca'dan daha zor geldi, çok fazla kural var... Hele ki kelimelerin uzunluğu! Heceleyerek okuyorum. İlkokulda da Almanca görmüştüm, yaklaşık 5 sene, sayıları bile öğrenemedim. O derece Almanca'ya karşı hiçbir sempatim YOK... Şimdi işi sıkı tutup öğrenmeye çalışıyorum....
Benim bu yabancı dillerden çektiğim nedir böyle ya? Sen de fark ettin mi? Benim sınavım da bu heralde, yabancı dil öğrenmek.... "Ay yeter yaa!!! Şimdi de Almanca'ya mı çalışıcaksın?!" dedin mi okurken? Ben sürekli diyorum da....
Henüz CELTA ile Almanya'da iş başvurusunda bulunmadım... Ama burada, Türkiye'deki kadar zorlanacağımı sanmıyorum.
İş konusunda bir gelişme olursa Almanya'da CELTA'nın yeri ve önemi hakkında başka bir sayfa yazıcam.
Bir de,
Aile birleşimiyle yurt dışına taşınmak hakkında da birkaç bilgi yazıcam,daha sonra....
Bu konu hakkında soru soran arkadaşım:
Eşim doktora öğrencisi olduğu için araştırmacı statüsünde, bir de kontratı, şimdilik, 4 sene.
Bu statüde ve 5 senenin altında Almanya'da kalacak olanlar için, aile birleşimi de olsa dil pasaportu zorunlu tutulmuyor.
Elçiliğin ve İdata'nın sayfasında daha detaylı bilgi yazıyor, oraya bakmanı tavsiye ederim. Ayrıca elçilikleri arayıp ilgili kişilerden de bilgi alabilirsin...
Tschüüüüüüssssss.....